kesinlesmeden_icraya_konulamayan_ilamlar

Kesinleşmeden İcraya Konulamayan İlamlar

Türk hukukunda, mahkemelerce verilen ilamlar, verildikleri andan itibaren icra etkisine sahiptir; dolayısıyla mahkeme kararlarının kesinleşmemiş olması kararın yerine getirilmesini önlemez. Ancak bu durumun bazı istisnaları bulunmaktadır. Nitekim Hukuk Muhakemeleri Kanunu, İcra İflas Kanunu ve bazı özel kanun hükümleriyle, ilamın icraya konulabilmesi, kararın kesinleşmesi şartına bağlanmıştır. Kararın kesinleşmesi ile, ilk derece mahkemesi kararının kanun yolu denetimden geçerek veya kanunda öngörülen süreler içerisinde taraflarca kanun yoluna başvurulmamış olması nedeniyle kesinleşmesi ifade edilmektedir. Bu kapsamda, kesinleşmeden icraya konu edilemeyecek ilamlar aşağıdaki gibi özetlenebilir:

1-Taşınmaz mala ve taşınmaz mal üzerindeki ayni haklara ilişkin ilamlar, kesinleşmedikçe icraya konu edilemeyecektir. Örneğin, tescil davası, istihkak davası, irtifak haklarına ilişkin davalar, yolsuz tescilin silinmesi veya düzeltilmesi davası, ipoteğin kaldırılması gibi davalar sonunda verilen ilamlar kesinleşmeden icraya konulamazlar.

Mülkiyet hakkı değişikliği şeklinde sonuç doğuran hükümler, gayrimenkulün aynına ilişkin olarak değerlendirilir. Ancak müdahalenin meni gibi taleplerde, mülkiyet hakkı iddiasının olup olmadığına dikkat edilmelidir; zira mülkiyetin kime ait olduğuna ilişkin bir uyuşmazlık söz konusu değilse, bu tür müdahalenin meni davalarında kesinleşme aranmayacaktır. Yine gayrimenkulün aynına ilişkin ilamlarda, ilamın eklentisi niteliğindeki hükümler de kesinleşmeden icraya konu edilemezler.

2-Aile ve kişiler hukukuna ilişkin ilamlar, kesinleşmedikçe icra edilemezler. Örneğin boşanma, babalık davası, çocuk teslimi veya çocukla şahsî ilişki kurulmasına ilişkin ilâmların icraya konulabilmesi için kesinleşmeleri şarttır. Keza boşanma kararının eklentisi niteliğinde olan çocukla şahsî münasebet tesisine ilişkin ilâmlar da kesinleşmeksizin icra edilemezler. Yine boşanmayla birlikte verilen maddi ve manevi tazminatın tahsiline ilişkin ilamların icraya konulması noktasında da ilamın boşanmaya ilişkin kısmının kesinleşmesi gerekir. Keza yoksulluk ve iştirak nafakasının ödenmesine ya da kaldırılmasına ilişkin mahkeme ilamları da kesinleşmeden icra edilemezler. Ancak yargılama sırasında hükmedilen tedbir nafakası için kesinleşme aranmamaktadır.

3-Yabancı mahkeme veya hakem kararlarının tenfizine ilişkin verilen ilamlar,

4-Menfi tespit davalarında verilen ilamlar,

5-Sayıştay ilamları

6-Ceza mahkumiyeti hükümleri, kesinleşmedikçe infaz olunamayacağından, bu kararların eklentisi olarak hükmedilen tazminat, yargılama giderleri ve avukatlık ücretine ilişkin hükümlerin icrası için de ilamın kesinleşmesi gerekmektedir.

6-İstihkak davasının kabulüne ilişkin karardaki yargılama gideri

7-Bayrağına ve sicil kaydı olup olmadığına bakılmaksızın bütün gemilere ve bunlarla ilgili ayni haklara ilişkin ilamların icrası için de kesinleşme zaruridir. Görüleceği üzere, gemilerle ilgili tüm ilâmların icrası için kesinleşme şartı aranmış olup sadece gemilerle ilgili aynî haklar hakkındaki hükümlerle sınırlı tutulmamıştır. Örneğin, kiracı tarafından geminin teslimi için kira sözleşmesi dayanak gösterilerek kiralayana karşı dava açılmışsa, dava sonunda gemiyle ilgili şahsî hakka ilişkin ilâmın da kesinleşmesi gerekecektir.

Diğer taraftan, İcra Mahkemesi’nin İcra İflas Kanunu’nun 363. Maddesine istinaden kesin olarak verdiği kararlar dışındaki kararlarının icrası için kesinleşmesi gerektiğine ilişkin genel bir hükme yer verilmemiştir. Yani özel bir düzenleme yoksa icra mahkemesi kararlarının icrası için kesinleşmesi şart değildir.  

Nitekim Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin E. 2011/24669 K. 2011/30913 T. 27.12.2011 kararı da “İİK. nun 363 ve sonraki maddelerinde, icra mahkemesince verilecek kararlardan temyizi kabil olanlar belirlenmiş, bunların infaz edilebilmesi için kesinleşmesi gerektiğine dair bir hükme yer verilmemiştir. Bir başka deyişle, icra mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşmesi zorunlu bulunmamaktadır. Somut olayda Diyarbakır 2. İcra Mahkemesi’nin 06.09.2011 tarih ve 2011/98-300 Sayılı kararı ile takibin iptaline karar verildiğine göre, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.” hükmünü içermektedir.

Bu kapsamda, alacaklının takip talebi icra müdürlüğünce detaylı bir şekilde incelenmelidir; dolayısıyla takip talebinin dayanağı olarak sunulan ilamın kesinleşip kesinleşmediği, kesinleşmesi zorunlu ilamlardan olup olmadığı icra müdürünce denetlenmelidir. Keza bu ilama, ilamı veren mahkemece kesinleşme şerhinin yazılıp yazılmadığı gözetilmelidir.

Alacaklının takip dayanağı olan ilam, kesinleşmeksizin icraya konu edilemeyecek ilamlardan ise ve kesinleşme şerhine sahip değilse, icra müdürünce reddedilmek durumundadır; zira bu ilam icra etkisine sahip değildir.

Kesinleşmeksizin icra edilemeyecek bir ilam, kesinleşmeden icraya konu edilmişse icra emrini tebellüğ eden borçlu, süresiz şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurabilecek ve söz konusu takibin iptalini talep edebilecektir; zira böyle bir durumda kamu düzenine uyarlılık bulunmamaktadır. Son bir husus olarak, sonradan kesinleşmiş olsa dahi, kesinleşmeden icraya konulan ilamlar için takibin iptali talep edilebilir.