İCRA TAKİBİNDE BORÇLUNUN TAAHHÜDÜ
MAKALENİN ÖZETİ: Bu makalede icra takibinde borcun taksitlendirme taahhüdünün şartları yargı kararları kapsamında incelenecektir.
ANAHTAR KELİMELER: İcra takibi, borcun taksitlendirilmesi, haciz
İcra takibinin kesinleşmesiyle birlikte borcun ifasına yönelik ödemenin taksitlendirilme sözleşmesinin, yapılan takipte borçlunun mamelekine haciz konulup konulmamasına göre uygulanacak hükümlerin farklı sonuçlar ortaya çıkarmasından dolayı haciz işleminden önce borcun taksitlendirilmesi ve haczin gerçekleşmesinden sonra haczin gerçekleşmesi olarak iki farklı şekilde incelemek gerekir.
1) İCRA TAKİBİNDE BORCUN HACİZDEN ÖNCE TAKSİTLENDİRİLMESİ:
Hacizden önce icra borcunun taksitlendirilmesi İİK’ nunda açıkça düzenlenmemiş olup haciz isteme süresi ile ilgili İİK m. 78/2’nin yanında bahsedilmiştir[1]. İcra takibinde borcun haciz işlemlerinden önce taksitlendirilmesi, haciz işlemlerinin gerçekleştirilmeden yapılacağı gibi önce olabileceği gibi, haciz esnasında da olabilir. Her iki hususta da borcun taksitlendirilmesi alacaklının rızasına bağlıdır. İcra takibinde olan borcun taksitlendirilmesi sözleşmesinin icra dairesinde ve icra memurunun huzurunda hazırlanması sözleşmenin resmi şekil şartıdır[2]. Ancak taraflar taksitlerin içeriğini serbestçe tayin edebilirler.
Salahiyetle yapılmış icra borcunu taksitlendirme sözleşmesinin, icra hukukunda doğan bazı sonuçları vardır. Bunlardan bahsetmek gerekirse öncelikle olarak taksitlendirme sözleşmesi akabinde kesinleşmiş olan icra takibi durur. Bununla birlikte sözleşmenin devamı süresince İ.İ.K m. 106’ da düzenlenen haczedilen malların satış isteminin zamanaşımı süreleri borcun taksitlendirme sözleşmesinin yapılması tarihinden itibaren durur. Alacaklı, sözleşmede belirtilen tarihte taksit ödenmediğinde, icra takibinin devamını isteyebilir. Alacaklı, taksitin zamanında ödenmemesinin makul bir sebebe dayanmaması durumunda İİK m. 340’ a göre de borçlunun hafifi hapis cezası ile cezalandırılmasını isteyebilir.
2) BORCUN HACİZDEN SONRA TAKSİTLENDİRİLMESİ:
Borcun hacizden sonra taksitlendirilmesini ise İİK m. 111’de açıkça düzenlenmiştir. Kanun maddesi “Borçlu alacaklının satış talebinden evvel borcunu muntazam taksitlerle ödemeği taahhüt eder ve birinci taksiti de derhal verirse icra muamelesi durur. Şu kadar ki, borçlunun kâfi miktar malı, haczedilmiş bulunması ve her taksitin borcun dörtte biri miktarından aşağı olmaması ve nihayet aydan aya verilmesi ve müddetin üç aydan fazla olmaması şarttır. Borçlu ile alacaklının borcun taksitlendirilmesi için icra dairesinde yapacakları sözleşme veya sözleşmelerin devamı süresince 106 ve 150/e maddelerindeki süreler işlemez. Ancak bu sözleşme veya sözleşmelerin toplam süresinin on yılı aşması halinde, aştığı tarihten itibaren süreler kaldığı yerden işlemeye başlar. Taksitlerden biri zamanında verilmezse icra muamelesi ve süreler kaldığı yerden devam eder.” demektedir.
Borca başlatılan icra takibinin neticesinde yapılan hacizden sonra borcun taksitle ödeme taahhüdü yapılabilmesi için, borçlu satış talebinden önce taksitle ödemeyi taahhüt etmiş olması, borçlunun yeteri kadar malının haczedilmiş olması[3], her taksitin borcun dörtte birinden aşağı olmaması ve ilk taksitin hemen ödenmiş olması ve ödeme süresinin üç aydan fazla olmaması gerekir. Bu şartlar gerçekleşmesi halinde borçlunun talebi ile taksitlendirme yapılır. Bu halde alacaklı ile borçlu arasında yapılan iradi bir sözleşmeden değil borçlunun kanundan kaynaklanan hakkın kullanılma talebi söz konusudur. Bunun doğal sonucu olarak bu hakkın kullanılmasının salahiyeti alacaklının muvafakati ile İİK m. 111’de sayılan şartların gerçekleşmiş olmasına bağlıdır. Hakkın kanuni şartlara uygun olarak kullanılması halinde ise icra takibi kendiliğinden durur. İcra takibinin kendiliğinden durmasının sonucu olarak, haczedilen mallar satılamaz. Borçlu taksitlerden birinin ödememesi halinde, alacaklı talebi halinde borcun tamamı için icra takibine devam edilir ve hacizli mallar satılır. Borçlunun satış ilanını öğrendikten sonra taksiti ödemek istemesi satışı durdurmaz. Satışın durması alacaklının muvafakatine bağlıdır. Makul bir sebep olmadan taksitin ödenmemesi halinde alacaklı madde 340’ a dayanarak borçlunun hafif hapis cezası ile cezalandırılmasını isteyebilir.
İİK m. 111 de ki şartlar gerçekleşmemiş olsa bile alacaklının muvafakati ile icra dairesinde icra borcunun taksitlendirme taahhüdü sözleşmesi yapılabilir.
[1] “ İtiraz veya dava halinde bunların vukuundan hükmün katileşmesine kadar veya alacaklıyla borçlunun icra dairesinde taksit sözleşmeleri yapmaları halinde taksit sözleşmesinin ihlaline kadar geçen zaman hesaba katılmaz.”
[2] Borcun taksitle ödenmesi taahhüdünün geçerli olması için tutanakta borçlunun ve icra memurunun imzasının bulunması gerektiğine ilişkin Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 15.01.2015 tarihli 22166/547esas numaralı kararında özetle: “İncelenen dosya içeriğine göre, borçlu sanık hakkındaki … İcra Müdürlüğünün 2012/481 esas sayılı takip dosyasında, sanığın taahhüdünü içeren 28.11.2012 tarihli tutanağa ek yapılan dosya hesap özetinde icra memurunun imzasının bulunmaması sebebiyle taahhüt hukuken geçersiz olup, ihbarnamedeki düşünce bu sebeple yerinde görüldüğünden, …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 01.08.2014 tarih ve 2014/205 Değişik İş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca bozulmasına, bu konuda CMK’nın 309/4-d maddesi gereğince karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkında hükmolunan tazyik hapsi cezasının çektirilmemesine, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 15.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.’’ denilmektedir.
[3] Yargıtay 12. HD, 27.10.2015 tarihli , 22395/26099 esas numaralı kararında “Takip dosyasında sadece 923 ada 4 parsel sayılı taşınmaza haciz konulduğuna göre, taşınmaz üzerinde 3. kişiler lehine konulan takyidatlar da dikkate alınıp, taşınmaz haczinin takip konusu borcu karşılayıp karşılamadığı (İİK’nın 111/2. maddesi) konusunda keşif yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi” demektedir.